Cinai::Topluluk

Unsplashed background img 1


Yorumlar

comment
January 23, 2019 13:37
Ekin Açıkgöz, Değmez adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    Yerli polisiyede İsmail Güzelsoy'un benim için yeri çok ayrı.

    Yine masal gibi bir roman. Doğu Anadolu'nun karı-buzuyla başlıyoruz. Harika gotik bir atmosfer, Poe'ya övgü niteliğinde. Kargalar da öyle...

    Faruk Ferzan ve onu kurtaran Doslar. İki tarafın da geçmişlerini öğreniyoruz. 'Doslar'ın travmatik ve acı başlayan ama kardeşlik ve dayanışmayla devam eden öyküleri... Faruk Ferzan'ın fennî sihirler ile başlayan, İstanbul'daki hayatı ve aşkı bulmasıyla devam eden öyküsü...

    Karanlık ve karamsar olması gerekir diye düşündüğünüz atmosferlerde alabildiğine umut dolu ve iyimser duygularla bitirdiğim bir roman. İsmail Güzelsoy işte böyle duygular yaşatıyor.

    Bu kitapla ilgili tek bir eleştirim var. 'Değmez' diye noktalanan çeşitli düşünce, görüş ve diyaloglar var. Olması da doğal, kitabın mesajı bu. Ama bu 'değmez'ler fazla geldi bana. Metnin içinde 'değmez' geçirmek için gereğinden bir tık fazla çabalanmış gibi hissettim. Bir veya en fazla iki yerde olsa daha çarpıcı olacaktı. (Bunun en iyi örneği için bkz. Hakan Günday / Daha)

comment
January 23, 2019 12:12
Ekin Açıkgöz, Kan ve Gül adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentOtobiyografik bir zamanda yolculuk polisiyesi

    Gerçekten de bir dejavu.

    Eski bir arkadaşıyla öğrencilik günlerine dair sohbet ederken, geçmişte yaşanmış bir cinayeti yeni öğrenir karakterimiz. Sonra da doğaüstü bir şekilde o günlere döner. Zamanda yolculuk temasına takılmayın, başka doğaüstü bir durum yok. Geri kalanı kahramanın olayı, nedenini ve faili çözmeye / önlemeye çalışmasıyla gayet polisiye olarak devam ediyor.

    Alper Kamu'yu okumayacağınız bir Alper Canıgüz.

    Kendi öğrenciliğine göndermeler olmasından hareketle bir miktar otobiyografik öğeler barındıran bir roman olduğu kanaatindeyim.

    Keyifle okudum.

comment
January 23, 2019 12:01
Ekin Açıkgöz, Gizemli Melodi adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentJohn Le Carre için vasat

    John Le Carre'nin her romanında dünyanın başka bir yerindeki conflict'i alıyor, zamanın politik dinamikleri için hikayeleştiriyor. O bu işin büyük üstadı. O kadar ve o kadar iyi ki; kitap diğerlerinden azıcık daha az iyi olursa, Le Carre'ye yakıştıramıyoruz. Okuyucu beklentisi çok yüksek. Çıtayı kendisi yükseltti.
    Salvo ne beyaz ne de siyah bir karakter. Kapaktaki zebra onu sembolize ediyor. Salvo ne İngiliz ne de Afrikalı. Le Carre'nin pek çok karakteri gibi o da arada kalmış, özünde iyi olmaya çalışan bir karakter.

    Bu sefer Doğu Kongo'ydayız. Kongo'nun politikasındaki ipleri çekmeye çalışan Anglo-saksonlar, Afrika ülkelerindeki darbeler... Konu çok iyi. Ama her nedense öykü diğer Le Carre öyküleri gibi içine çekmedi, sarmadı beni. Her Le Carre kitabını bitirdikten sonra 'vay anasını arkadaş!!!' derken, bu kitapta diyemedim. :( Hatta sonundaki ince espriye de vakıf olamadım dersem yeridir.

comment
January 23, 2019 11:29
  • comment

    Üçlemenin sonuncu kitabında tüm tarihçeler öğreniliyor, hikaye yerli yerine oturuyor.

    Sonda yine ağırdan alınmış bir kaç yüz sayfa var. Ana karakterlerin 'şimdi biz neyiz' sorunsalıyla uğraşıyoruz. Ama bu başta 200 safya sonda 100 sayfa tampon, Larsson tarzı demek ki; artık onu anladık.
    Bu yüz sayfadan önce, konu açıklığa kavuşmadan hemen önce, aksiyonun tırmandığı ada sahneleri çok akılda kalıcı.
    Üçleme için güzel bir bitiriş olmuş.

    Adamcağız vefat ettikten sonra biri el attı da dördüncüyü yazdılar, yayınladılar. Ben okumadım onu. Bence tadında bırakmak lazım.

comment
January 22, 2019 14:02
Ekin Açıkgöz, Kurt Sığınağı adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentEğlencelik

    Osman Aysu, Türkiye'de yerli polisiye yazının yaygınlaşmasında büyük emekleri olan bir yazar.
    Fakat tarzı bana hitap etmiyor her zaman.
    Bu kurguyla ilgili kafama yatmayan çok şeyler var. Bir insan nasıl hiç tanımadığı hem de başka milletten bir insanın yerine geçebilir?
    Küçük kız merakı olan antik eser koleksiyoncusu kötü adam gibi klişelere kafanızı toslayacaksınız. Vaktiniz bolsa, kolay akan eğlencelik bir şeyler okumak istiyorsanız, budur.

comment
January 22, 2019 13:57
Ekin Açıkgöz, Bıçak Sırtı adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentHep aynı şeyi okuyormuş gibiyim

    Osman Aysu'nun Türkiye'de poliye yazının bilinirliğinin artırılmasında oynadığı rol büyük.
    Ve fakat yazdıkları fazlasıyla birbirinin aynı.
    Osman Aysu akıcı yazan bir yazar. Fakat, kitapları bir seri üretim fabrikasından çıkma gibi. Özellikle Bıçak Sırtı'nda pek çok klişe var. Gazeteci kız, sapık katil, ezberlediğimiz bıçaklama sahneleri, son sahnenin geçtiği konak, vs. Çevirdiğiniz her sayfayı ezbere biliyormuş gibi oluyorsunuz. Veya TV'de bir Amerikan aksiyonu seyrediyormuş gibi...

comment
January 22, 2019 13:01
Ekin Açıkgöz, Deliliğin Dağlarında adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentHarika bir atmosfer ama nedense zorlandım

    Bir kitabın mekan, zaman ve hissettirdikleri bakımından okuycuyucu çepeçevre sarması ender oluyor. Bu kitapta bu duyguyu çok net yaşadım.
    Akılda kalıcı ve şaşkınlık uyandırıcı bir korku hikayesi. Tuhaf şehire dair tüm betimlemeler, kar-buz ve korku, yaratıkların betimlenmesi unutulmaz!
    Tek kelimeyle bir klasik. Özellikle korku takipçilerinin başucu kitabı olarak bulundurması şart.
    Amma ve lakin ben bu kitabı okurken çok zorlandım. Kısacık da bir kitap ama sanki ansiklopedi okuyormuşum gibi elimde uzadı da uzadı... Neden olduğunu teşhis edemiyorum. Kitabın kendisinden kaynaklı hiçbir şey söyleyemiyorum. Belki çeviriden, belki de benim o zamanki ruh halimden...

comment
January 22, 2019 12:38
  • commentRomanları Okumuş Olmak Lazım

    İki roman iki farklı çizer tarafından yeniden üretilmiş. Her ikisinin de üslubu çok keyifli. Zevkle okudum. Zenci bibloları favorim.

    Lakin, On Küçük Zenci benim belki on beş kere okuduğum, neredeyse ezbere bildiğim bir romandır. Dolayısıyla onu okurken akışta bir zorlanma hissetmedim. Fakat Mavi Trenin Esrarı (daha önce okumuş olmama rağmen) kurgunun detaylarını unuttuğum bir romandı. Unutmuş olarak çizgiromandan okuyunca bazı yerlerde ne olup bittiğini tam anlayamadım. Bazı detaylar atlanmış ve/veya hızlı geçilmiş. Bu gözle bakınca, On Küçük Zenci için de aynı eleştiriyi yapmak mümkün. Ben kurguya çok hakim olduğum için bu atlamalar beni rahatsız etmemiş sadece.

    Dolayısıyla bu seriyi Agatha romanlarını halihazırda okumuş olanların, çizgi versiyondan alacakları sanatsal zevk için okumalarını öneririm. Romanı okumayanların kurgunun güzelliğini kaçırma riski yüksek.

comment
January 22, 2019 12:28
Ekin Açıkgöz, Afgan adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentForsyth'ın Hastalandığı Bir Zamana Denk Gelmiş Olabilir

    Afganistan'da neler oluyor?
    Afgan halkının o topraklardaki tarihini öğrenmeden bugün ne olduğunu tam olarak anlamaya imkan yok. Doğrusu neymiş öğrenmek istiyorum ama akademik makale okuyacak mecalim yok diyenin imdadına Forsyth yetişiyor.

    Malumunuz Forstyh her türlü politik conflict'e dair okuyucularına bilgiyi gerçekçi bir üslupla sunan harika bir yazar. Çünkü o bir conflict bölgesi muhabiri, bir araştırmacı gazeteci aslen. Ve fakat aynı zamanda da mükemmel bir hikaye anlatıcısı. Bu iki özelliğini birleştirdiğinde başyapıtlar koyuyor ortaya.

    Afgan'da Afganistan'daki etnik aşiretleri, bunların neden birleşip bütün olarak hareket edemediklerini, Afgan Rus savaşını ve Taliban'ın doğuşunu okuyup öğreniyoruz. Özellikle Taliban ile ilgili çok çok ilginç şeyler öğrendim.

    Ancak bu kitapta her nedense Forsyth'ın hikaye anlatıcılığı her zamankinden zayıf kalmış. İnsanın kendine kaptıracağı bir kurgu bulamadım bu romanında. Karakterle de pek bütünleşemedim. Forsyth'ın muhteşem twist'li sonlarını, şahane kurgusunu aradım. Bulamadım.

comment
January 22, 2019 12:09
Ekin Açıkgöz, İkinci Mesih adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentBol gezmeli, keyifli bir macera

    Glenn Meade Türkiye'ye kitap fuarına geldiğinde imzalatma şansım oldu bu kitabı. Benim için önemliydi çünkü bu kitabı GETEM'in sesli kitaplar kütüphanesi için seslendirmiştim. Sağolsun kendisi de ilgi gösterdi ve hatta fuar dönüşü bana küçük bir teşekkür e-postası attı. Alçak gönüllü ve sempatik bir yazar.

    Heyecanlı, maceralı bir Meade. Ortadoğu'dan Vatikan'a uzanan bir macera. Meğerse İsa Mesih tarihi bizim bildiğimiz gibi değilmiş ve bu konuda gizli antik parşömenler varmış. Bu parşömenlerin peşinde de iyisi, kötüsü, yakışıklısı, güzeli, çirkini...

    Keyifli bir macera.

comment
January 22, 2019 12:02
Ekin Açıkgöz, Yatır adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentDoğaüstü Kötüleri Yenme Görevi Yine Sarp'ın

    Muska'nın algıları açık çocuk karakteri Sarp Sapmaz büyümüş.
    Bodrum katında gül desenli yer taşları olan eski bir ev. Evin etrafında farklı ajandaları olan çeşitli karakterler. Gül desenlerine maruz kalanların başına kötü şeyler geliyor tahmin edeceğimiz gibi. İçerideki doğaüstü kötülük ile mücadelede görev yine Sarp'a düşüyor.
    Korku-fantazya'da önemli bir isim olan Sadık Yemni'nin epeyce hacimli bir kitabı. Ama gözünüz korkmasın. Bu kitaptaki kurguyu Muska'ya göre daha derli toplu buldum.
    Sonu sürprizli çıktı. Beklemediğim bir son oldu. Bu sonu beğendim mi? Emin değilim.
    Keyifle okudum.

    (Bu kitabı GETEM sesli kütüphane projesi için seslendirdim.)

comment
January 01, 2019 19:02
Ahmet Uğur Başeğmez, Hoşgeldiniz adlı forum başlığına cevap yazdı.
  • comment

    Kitapları liste görünümünde görmek seçeneği de olsa iyi olur.

comment
January 01, 2019 18:23
Ahmet Uğur Başeğmez, Kurt Kanı adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    1-1966 yılında yazılan bir kitap nasıl olur da 1965 yılında basılır.
    2- 1965 ve 1973 baskılarının kapakları ters olarak birbiri yerine konmuş.
    3- Ayrıca aynı yayınevinin 1983 baskısı da var.

comment
December 03, 2018 16:33
Dr Fell, Ceset - El Cuerpo adlı forum başlığına cevap yazdı.
  • comment

    Yönetmenin Contratiempo (2016) ve Julia'nın Gözleri (Los ojos de Julia -2010) filmlerini de önermek lazım. İspanyol polisiyesini bize sevdiren filmlerdir

comment
December 03, 2018 08:46
Dr Fell, Yarım Ay adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentTuhaf final

    Finalini biraz tuhaf buldum; fakat genel olarak sürükleyici, okuması eğlenceli bir kitaptı. Yazarın bildiğim kadarıyla 3. kitabı; çok tanıtımı yapılan ön planda bir yazar değil fakat kesinlikle bir şans verilmeli

comment
November 10, 2018 16:01
Ayhan Hocha, İpucu adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentYanlış yazar!

    Christina Ann Coleman kimdir bilemiyorum.
    Bu kitap Earl Stanley Gardner’ın Perry Mason maceralarından biri.
    Telif sorunlarından dolayı böyle yayınlanmış herhalde.

comment
October 26, 2018 15:50
Ahmet Uğur Başeğmez, On Küçük Zenci adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentİLAVE

    Altın Kitaplar Yayınevi, 1978 ve 1974 baskıları da mevcut

comment
October 22, 2018 15:53
Ahmet Uğur Başeğmez, Esrarengiz Kalem adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentEsrarengiz Parmaklar

    Diğer basımların ilave edilmesi
    Esrarengiz Parmaklar
    MEKTUPLA GELEN ÖLÜM

comment
October 19, 2018 21:24
Yiğit Şenok, Ölüm Adası adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentokunabilir

    Kitabı daha yeni bitirdim. gerçekten şaşırtıcı bir sonu vardı. Agatha Christie kitaplarının düğüm bölümünden sonraki kısım genelde birazcık sıkıcı olur. Bu kitapta azıcık sıkıcıydı fakat bırakmadan okumaya devam ederseniz gerçekten memnun olursunuz. Okunmaya değer.

comment
October 09, 2018 18:56
Ayse, Agatha Christie adlı yazara yorum yazdı.
  • commentEser sıralaması

    Agatha cristine nin kitapları tarih ve yıllar boyu suregelen isim degişiklikleriyle sıralı bulunuyordu ulasamıyorum

comment
October 07, 2018 03:54
Caner Akman, Feneryolu Cinayetleri adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentÇOK, AMA ÇOK İYİ BİR POLİSİYE... BİR SOLUKTA OKUYACAKSINIZ...

    Türk Polisiye romanları içinde bugüne dek okuduğum en düzeyli kitap Feneryolu Cinayetleri oldu. Dil ve kurgu açısından diğer tür romanlardan da üstün bulduğumu belirtmeliyim. Yıllar önce işlenen bir cinayetin soruşturulması, kitaba nostaljik bir arkaplan vermiş. Bu da okuyucunun romandan fazlasıyla zevk almasını sağlıyor. Karakterlerin analizi titizlikle yapılmış. Hikayenin olaya karışan kişiler tarafından (ki bunlar aynı zamanda cinayet zanlıları oluyor) anlatılarak ilerlemesi, karakter anlatımlarının inanılmaz keyifli olmasını sağlamış. Bir yandan gizemli bir cinayetin tedirgin edici izlerini takip ederken, diğer yandan da tatlı tatlı yapılan dedikoduları dinliyorsunuz. Karakterler galerisi oldukça zengin. Ancak, yazar bu kalabalık kadroyu okuyucunun kafasını karıştırmadan, onu yormadan yazıya dökmeyi başarmış. İsimler bile öyle titizlikle seçilmiş ki, hiçbirini diğeriyle karıştırmıyorsunuz.
    Bu roman bir “katil kim” polisiyesi. Yani, okuyucuyu romanın sonuna kadar katilin kim olduğuna, bu cinayeti neden ve nasıl işlediğine odaklıyor. Dolayısıyla, kitaptaki her cümle işlevsel. Fuzuli sayılabilecek, gereksiz hiçbir ayrıntıya, tasvire, karakter analizine yer verilmemiş. Cinayetin bir "kapalı oda" gizemi olması da romanın ayrı bir özelliği. Klasik polisiyecilerin gözde konusu olan "kapalı oda cinayeti" neredeyse işlenmesi imkansız olan bir cinayeti ele alır. Bu romandaki cinayet de öyle. O yüzden yıllarca bunun bir cinayet olduğundan kuşkulanılmıyor. Ta ki, yaşlı bir kadın ortaya çıkıp bir aşk romanını kanıt olarak dedektif Kerim Ülkü'ye verinceye kadar.
    Bir polisiyesever olarak bu kitabı beğenmemin önemli bir nedeni, ipuçlarının okuyucudan saklanmamış olması. Dedektifin elindeki tüm bilgiler okuyucuya da verilmiş. Ama, üstü örtülerek, gizlenerek. Ve bu büyük ustalıkla yapılmış. Romanı tekrar okuduğunuzda, aslında bütün hakikatin gözlerinizin önünde olduğunu, yazarın herşeyi açık açık anlattığını görüyorsunuz. Bu size kimi hatırlattı? Agatha Christie’yi değil mi? Ben bu kitapta, Agatha Christie’ye çok yakın bir ustalık gördüm. Beklenmedik finalini okuduğunuzda ve aynen Christie’de olduğu gibi, bitti zannettiğiniz halde aslında kitabın bitmediğini, asıl şok edici gerçeğin son sayfada, hatta son cümlelerde yattığını gördüğünüzde eminim siz de benimle aynı kanıyı paylaşacaksınız.
    Kitabın kurgusu son derece ustalıkla ve akıllıca kurulmuş. Gizem, daha ilk sayfadan itibaren başlıyor ve sonuna kadar artan bir merakla devam ediyor. İnsanın bir kez eline aldıktan sonra, bitirmeden bırakamayacağı, bir solukta okuyacağı bir roman.

comment
September 27, 2018 22:51
S. Keskin, Feneryolu Cinayetleri adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentBaşarılı Bir İlk Roman

    Bu yıl okuduğum yerli polisiyeler arasında kesinlikle öne çıkan bir eser, devam kitapları da olur diye ümit ediyoruz.

comment
September 23, 2018 17:52
ayşe çelebioğlu, Suphi Varım adlı yazara yorum yazdı.
  • commentKızıl Üçleme

    İlk iki kitabı büyük bir zevkle okudum. Ve üçüncüsünü sabırsızlıkla beklemekteyim. İşgal yıllarının İzmir ve İstanbul'unu sokak aralarında gezdirerek anlatan hem polisiye hem de casusluk çeşnisi ile süslenmiş, tarihi romanlar. Okunmasını önereceğim güzel kitaplar. Sanırım üçüncü roman Ankara'da geçecek. Kısa sürede yayınlanmasını diliyorum.

comment
September 13, 2018 18:43
Turgut Şişman, Feneryolu Cinayetleri adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentMutlaka Okunmalı!

    Gencoy Bey polisidurumlar.com ve dedektifdergi.com 'un editörleri arasında yer alıyor. Polisiye seviyorum diyenlerin mutlaka okuması gereken bir polisiye kitap Feneryolu Cinayetleri.

Geçen haftanın en aktif kullanıcıları Ekin Açıkgöz (14)
menu