Emrah Özen


FAVORİ KİTAPLAR

Favori bir kitabı bulunmuyor.

FAVORİ YAZARLAR

Favori bir yazarı bulunmuyor.

FAVORİ KARAKTERLER

Favori bir karakteri bulunmuyor.

FAVORİ BLOG YAZILARI

Favori bir blog yazısı bulunmuyor.


comment
November 04, 2023 13:45
Emrah Özen, William McIlvanney adlı yazara yorum yazdı.
  • comment

    İngiltere ile karışık bir ilişkiyi sürdürmeye devam eden İskoçyanın polisiyesi literatürde “Tartan Noir” yani “Ekose Noir” olarak geçiyor. Her ne kadar William Mcillveney bu tanımı “çakma” olarak tanımlasa da literatürde bu türün kurucu babası olarak geçmekten de kurtulamamıştır. Ülkesinde saygın bir yazar olan Mcilveney yazdığı 3 adet polisiyede karşımıza bir “yalnız kurt” olarak Glascow Emniyetinden müfettiş Jack Laidslaw’u çıkarır. Özel hayatı sorunlu, asi kahramanımız ile birlikte Glascow’un yeraltı dünyası ile yüksek sosyetesi arasında mekik dokuruz. İşçi sınıfından gelme bir kişi olan Mcillveney üçlemesinde sınıf farklılıkları, toplumsal sorunlar ve siyasi yozlaşmayı akıcı bir kurgu ile anlatmasını bilir.

comment
November 04, 2023 13:42
Emrah Özen, Laidlaw Soruşturması adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    İngiltere ile karışık bir ilişkiyi sürdürmeye devam eden İskoçyanın polisiyesi ki ki literatürde “Tartan Noir” yani “Ekose Noir” olarak geçiyor. Her ne kadar William Mcillveney bu tanımı “çakma” olarak tanımlasa da literatürde bu türün kurucu babası olarak geçmekten de kurtulamamıştır. Ülkesinde saygın bir yazar olan Mcilveney yazdığı 3 adet polisiyede karşımıza bir “yalnız kurt” olarak Glascow Emniyetinden müfettiş Jack Laidslaw’u çıkarır. Özel hayatı sorunlu, asi kahramanımız ile birlikte Glascow’un yeraltı dünyası ile yüksek sosyetesi arasında mekik dokuruz. İşçi sınıfından gelme bir kişi olan Mcillveney romanda sınıf farklılıkları, toplumsal sorunlar ve siyasi yozlaşmayı akıcı bir kurgu ile anlatmasını bilir.

comment
November 04, 2023 13:39
Emrah Özen, Kış Patatesi Köftesi adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    Franz Eberhoferle tanışın. Sadece onunla da değil, emekli hippi babası Papa Franz, çok güzel yemekler yapan ama az işiten Oma(babaannesi) Eberhofer, bir dargın bir barışık olduğu kız arkadaşı Susi, kendini beğenmiş zengin kardeşi Leopold ve onun Taylandlı eşi Chi Le, kızgın amiri şef Moratschek ve kasabadan arkadaşları Flötzinger, Simmerl ve diğerleri. Hepsi birlikte hayali Bavyera kasabası Niederkaltenkirchen’de yaşarlar. Kasaba’da meydana gelen cinayetler adeta imece usulü çözülürken bol komedili bir anlatım da buna eşlik eder. Kitap başlıklarının hepsi alman mutfağının leziz! yemeklerinin ismini taşıyan has bavyeralı yazar Rita Falk'ın Eberhofer serisi, şu anda 13.cü kitaba ulaşmış durumda. Bizde ise maalesef üç romanda kaldı☹

comment
November 04, 2023 13:37
Emrah Özen, Rahat Uyu Katrin adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    Polisiye kültürünün kazanılmasında yayınevlerinin uzun soluklu seri basan yayınevlerinin önemli yeri vardır. İşte bu tarz bir yayınevi de 70lerdeki Milliyet Kara Dizi serisi olmuştur. Bu seri içinde, kimyaptı’dan (whodunit) hardboiled’a, casustan korkuya kadar bir sürü isim ilk defa Türkiyeli okurun karşısına çıkmış, bu isimlerden çoğunun günümüze kadar -maalesef- başka eserinin çevrilmesi mümkün olamamıştır. İşte bu seri içinde beni en çok etkileyen romanlardan birisi Fransız yazar Charles Exbrayat’ın “Rahat Uyu Katrin”idir., Yıllar önce kırık bir aşk macerası yüzünden üniversite okuduğu Heidelberg’i terketmek zorunda kalan, Stuttgart Cinayet masası müfettişlerinden Kurt Possberg’in, bir cinayet soruşturması nedeniyle geri döndüğü Heidelberg’de bir yandan eski sevgilisinin de dahil olduğu çevre ile ilişkileri bir yandan da öldürülen Katrin’in katilini bulma çalışmalarını sürekleyici bir dille anlatır Exbrayat…

comment
November 04, 2023 13:34
Emrah Özen, Her Temas İz Bırakır adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    Doğrusu ya Serbes’in Behzat Ç.sini okuduktan sonra dizideki Erdal Beşikçioğlunu hiç bu role yakıştıramamıştım. Çünkü benim görüşüme göre romandaki Behzat Ç.m ne öyle asi serseri imajlı, ne de böyle koydu mu oturtan, amirlerine rest çeken bir tipleme değil, bayağı bildiğin kavruk bir Anadolu insanı, memur sınıfı içinde alt bir tür olarak adlandırabileceğimiz “ angara memuru” bir adamdı. O yüzden diziye ısınmam bayağı zaman aldı. Romana gelince, roman buram buram Angara konan, Angara’ya özgü o karayı (ki iletişim yayınları romanı bir An-kara polisiyesi olarak lanse etmişti) iliklerinizde hissedeceğiniz, yerli ama asla milli olmayan, polisiye edebiyat tarihimizde önemli bir yere sahip bir eserdir.

comment
November 04, 2023 12:36
Emrah Özen, Kızıl Dul adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    Gerçek bir Altın çağ polisiyesi, kapalı oda/imkansız cinayet romanlarının üstadı John Dickson Carr aka Carter Dickson’dan gotik atmosferi, kurgusu, mizahı ile tam bir cozy şaheseri…

comment
November 04, 2023 12:35
Emrah Özen, Çıplak Ceset adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    Celil Oker kanımca Türkiye’de modern dönemin en önemli polisiye roman yazarıdır. Oker, daha Türkiye’de dedektiflik kurumu yokken, eski THY pilotu, yeni dedektif Remzi Ünal tiplemesini polisiye dünyamıza sokarak yarattığı seri ile belli bir “kaliteyi” sürdürmeyi başardı. Seride Oker, başarılı entrikaları, mekan anlatımındaki özen, karakter yaratımındaki gerçeklik, siyasi ve toplumsal meseleleri de değinen olay örgüsü ile günümüze kadar gelen dönemde dahil olmak üzere hard boiled türünün en önemli yerli örneğini vermiş oldu.

comment
November 04, 2023 12:33
Emrah Özen, Genç Kızlar Labirenti adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    Polisiyede mizah unsurunu her zaman önemsemişimdir. Belki de bunun sebebini, -benim gibi iflah olmaz bir polisiyesever olan Salah Birsel’in bir yerlerde dediği gibi- bize polisiyeyi sevdiren Anglasakson örneklerin çoğunda az ya da çok “humour” olmasında aramak gerekir. İşte -her ne kadar Anglosakson olmasa da- İspanyol edebiyatının anlı şanlı yazarlarından olan Eduardo Mendoza’nın (anti) kahramanı akıl hastanesinde kalan isimsiz bir hasta olan beş romanlık serisi, bir yandan mizahi olanla siyasi olanı birleştirip, hard-boiled ile dalga geçen başarılı bir parodi ortaya koyarken bir yandan da polisiyenin olmazsa olmazlarından olan “muamma” unsurunu roman boyunca elde tutmayı başarıyor. Serinin üçüncü ve beşinci romanı -maalesef- henüz dilimize çevrilmedi...

comment
November 04, 2023 12:03
Emrah Özen, Gümüş Domuzların Esrarı adlı kitaba yorum yazdı.
  • comment

    Polisiye romanın önemli alt türlerinden biri olan tarihi polisiyeler son yıllarda oldukça okur buluyor. Değişik dönemlerde, farklı kültürlerden kahramanların maceralarını okurken döneme ilişkin bilmediğin birçok bilgiye de ulaşmış oluyorsun. İşte, Lindsey Waters’ın yazdığı, antik Roma’da geçen ve kahramanı bir bilgi toplayıcı(delator) olan Marcus Didius Falco’nun maceraları bu türün kanımca bizim dilimize çevrilmiş en iyi örneklerinden biridir.

comment
November 04, 2023 12:01
Emrah Özen, Roger Ackroyd Cinayeti adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentHepimiz Agatha Teyzenin şalının altından Çıktık!!

    Her ne kadar sonradan çok semtine uğramasam da şunu kabul etmeliyiz ki 60 sonrası doğan polisiyesever kuşaklar olarak hepimiz Agatha Teyze’nin ve de Altın Kitaplar’ın rahle-i tedrisatından geçtik… AC’nin her kitabı birbiriden değişik “bilmeceler”le(puzzle) bizleri -yüksek edebiyat severlerinin o kullanmayı çok sevdiği ve güya biz popüler edebiyat severleri aşağılayan tabirle- gerçeklerden kaçırırdı. . Tabiki kahramanları arasında “the one and only” Hercule Poirot’nun yeri ayrıydı. Poirot’nun bu macerası aynı zamanda AC’nin kurgusu ile en dikkat çekici eserlerinden biridir.

comment
July 23, 2022 23:42
Emrah Özen, Kadehteki Zehir adlı kitaba yorum yazdı.
  • commentİsmail Orkun nam-ı Diğer Ülkü Tamer

    Bu kitabın çevirmeni olan İsmail Orkun Ülkü tamer'in takma ismidir. Tamer bu kitabın hikayesini şöyle anlatır;
    "Çevirmenliğe yeni başladığım zamanlardı. Fakülte kantininde edebiyat
    sohbetlerinden kalan zamanımda Ezra Pound'lar, T. S. Eliot'lar çeviriyordum.
    Ama bu çeviriler para getirmiyordu.Bana üç-beş kuruş kazandıracak
    birşeyler yapmalıydım. Vatan gazetesine bir öneri götürdüm. Gazetenin
    o zamanki yöneticisi Naim Tirali'ye Agatha Christie'nin Üç Perdelik
    Cinayet romanını çevirmek istediğimi söyledim. Naim Tirali, "Yarın başlayalım,
    dedi. Roman, gazetede "tefrika" edilecekti. O gün gazetede bir masaya
    ilişip kitabın ilk iki sayfasını çevirdim. Üç Perdelik Cinayet ertesi gün
    Vatan'da yayınlanmaya başladı.
    Her gün kitaptan birkaç sayfa çevirip gazeteye götürüyordum artık.
    "Tefrika" sürüyordu. Bir gün Naim Tirali gazetede beni yakaladı. "Aman,"
    dedi, "romanı dört günde bitir."
    "Nasıl olur?" dedim.
    "Gazeteyi kapatıyoruz. Daha doğrusu, Ankara'ya taşıyacağız. Romanın
    dört gün içinde bitmesi gerek."
    Daha kitabın yansına bile gelmemiştik. Üstelik polisiye bir romandı
    bu. Ölecek kimseler vardı. Katilin bulunması vardı.
    "Birşeyler yap," dedi Naim Tirali.
    Çaresiz, " Peki," dedim. "Ama bundan sonraki bölümlere adımı
    koymayın."
    Oturdum. Kitabın ikinci yansını bir güzel özetledim. "Filanca öldürüldü
    ... Katil de meğer falancaymış" gibilerden ...
    Bir süre sonra bir yayıncıyla tanıştım. Kaldırımlarda satılan ucuz
    "piyasa kitapları" yayınlıyordu. Çeviri yaptığımı öğrenince, "Sende bize ya-
    rar bir şey var mı?" diye sordu. Üç Perdelik Cinayet geldi aklıma."Agatha Christie'nin bir romanı var," dedim.
    "Kim o?" dedi.
    Raftaki bir kitabı gösterdim:
    " Siz onun bir kitabını yayınladınız ya."
    " Haa," dedi. "Aga Kristina. İyi yazardır. 300 lira veririm."
    Güzel para! Romanın Vatan'daki serüvenini anlattım. " İkinci bölüm
    özetlenmiştir," dedim.
    "Mühim değil," dedi.
    "Kendi adımı da koymam. Çeviren İsmail Orgun diyelim."
    " Mühim değil. Yalnız kitabın adını değiştirelim. Sen bir ad söyle."
    Romandaki kişiler, içkiye katılan zehirle öldürülüyorlardı. Kadehteki
    Ölüm adını önerdim. "Peki," dedi. Tokalaştık. Paramı aldım. Kapıdan çıkarken,
    "Bir dakika," diye seslendi. Döndüm.
    "Yahu," dedi, "ölüm, kadehin içine girer mi! Biz şuna Kadehteki
    Zehir diyelim."
    "Ne isterseniz yapın," dedim.
    Birkaç ay sonra bir kaldırım sergisinde Aga Kristina'nın Kadehteki
    Zehir'i ilişti gözüme. Hemen bir tane aldım. Yalnız kitap beklediğimden
    kalındı. Pek olacak şey değildi bu. Öyle ya, ikinci yansı özetlenmişti.
    Sayfaları çevirdim. Roman, kitabın yansında sona eriyor, yeni bir
    yapıt başlıyordu:
    Helen Keller'in Meraklı Hayat Hikayesi"

    Ülkü Tamer(2010) Yaşamak Hatırlamaktır, 4. baskı, İstanbul:Kitap yayınevi, s.126-127.