menu

Koku ( 8.1/10)
Orjinal Adı:
Das Parfüm (1985)
Yazar:
Yayınevi:
Can
Yayın Tarihi:
Çevirmen:
Grafik Tasarım:
-
Karakterler:
-
Sizin Puanınız:

Patrick Süskind'in Almanya'da ilk yayınlanışında tam anlamıyla olay yaratan, aylarca liste başlarında kalan koku Koku adlı bu romanı, gerçekte alışagelmiş çok satarların oldukça dışında kalan, toplum eleştirisini sergileyen bir kitap. Romana konu olan olay, 18'inci yüzyılda Fransa'da geçer. Kitabın kahramanı Jean-Baptiste Grenoille ise tüm insancıl duyumlardan ve duygulardan yoksun, yanlızca kokulara karşı görülmedik ölçüde duyarlı, istediği kokuları üretebilmek için cinayet işlemekten kesinlikle çekinmeyen bir katildir. Herkesin ve her şeyin kokusunu almakta, tüm kokuları üretmekte gerçek bir dâhi olan bu genç adam, kendi kokusunun olmadığını, bulunduğu yerde insanların insan kokusu alamadıklarını anladığı gün dünyasını yitirir. Kendisi için tek çıkar yol, başkalarına sanki insanmış izlenimi verecek kokular sürünmektedir. Toplum içinde bireyselliğini hiçbir zaman edinmemiş, kendi benliğinin dışında her şeyi yaratabilmiş dâhiyi sergileyen bu görkemli alegorinin olağanüstü bür akılcılıkla erişilen son bölümü, benzeri herhalde Kafka'da görülebilecek bir insanlık tragedyasının simgesidir.
Diğer Baskıları

Nopic


Yorumlar


10
May 22, 2006 10:01

Okuduğum en muhteşem kitaplardan biri.
Sadece bunu söylüyorum.
Merak edip bir an önce sizde okuyun diye :)


Mükemmel...
June 12, 2006 14:20

Kitabı okurkenki duyduğum zevk unutulmazdı. Sonuna kadar esiri oldum kitabın ve bitirdikten sonra da aşık oldum kitaba. Böyle bir kitabı herhalde bir yazar ömründe bir defa yazabilir. Kitaptaki kokuların ve türlerin gerçekle uygunluğunu bilemiyorum fakat öyle güzel bir hikayesi ve kurgusu var ki bu kitabın kelimelerle anlatılamaz. Kitap okumayı seviyorum diyorsanız KOKU´yu sakın ıskalamayın. Okuduktan sonra kitap okumaya aşığım diyeceksiniz..


SÜRÜDEN OLMAMAK
May 17, 2006 16:29

KOKU
Patrick Suskind

XVIII.yy Fransa'sı.Babası belli olmayan,bir balıkçı tezgahının altında doğup,kendisini ölüme terkeden annesinin giyotine gönderilmesiyle kilise ve süt annelerin şefkatli kollarında! bebeklikten çocukluğa ve ilk gençliğe terfi eden kahramanımız Jean-Baptiste Grenouille,bir tabakhanede başlar yaşam ile yüzleşmeye.Azimli ve çalışkan demek doğru olmayabilir zira,ne buyurulursa yerine getirir ve asla belli etmez yorulduğunu.Sanki tüm insani duygulardan sıyrılmıştır ve görünen bir zaafı da yoktur.

Oysa ki,burnu ile beyni arasındaki eşgüdüm,mükemmel bir yetenek vermiştir genç adama.Grenouille tam bir koku uzmanıdır.Havada aılı gezen tüm kokuları tanımakta,koku zerreciklerini bile algılamakta ve teşhis etmektedir.Bu yeteneği ile tabakhaneden parfüm imalathanesin terfi etmekte gecikmeyecek ve üretilmesine önayak olduğu benzersiz kokular,parfümler ile patronunun zenaatkarlıktan fabrikatörlüğe geçişini sağlayacaktır.
Fakat bir handikapı vardır Jean-Baptiste’in.Kokusu olmayan bir canlıdır o.İnsanlar içerisinde varlığı da yokluğu da belli değildir bu nedenle.Genç adam kendisi için bir koku yaratmaya girişir bu nedenle.Genç ve güzel bakirelerin beden kokularını çalmaya başlar.Onlara acısız ölümler sunar tek darbede ve özel yağlarla kapladığı bezler içerisinde mumya gibi sarmalar onları,kısa süreler için.Bedenlerin kokusunu yağlar içerisine hapsettikten sonra da işleyerek parfüm haline getirir.Artık dünyanın en erotik,aşk dolu,gizemli,etkileyici kokusu onun beden kokusu haline gelmiştir.Ama bu koku ölümüne de neden olacaktır.Kokunun cezbettiği hırsız ve katillerin sevgilerini gösterme biçimidir ölümüne neden olan.Aman siz siz olun dışında kalmayın sürünün.Hele sürü kokusunun hiç.


Bambaşka bir kulvar
January 24, 2011 04:55

Yazarı Kafka ile mukayese edilmeye başlanmış edebi bir eser; eleştirmeyi kendimde had görmüyorum. Mutlaka okunması gerekli, klasik mertebesinde bir kitap olduğunu söylemek lazım. Kafka okumasanız bile bunu keyifle okuyacaksınız.
Benim kendime tüm hayatımda bir şişe parfüm almışlığım yoktur, olan parfümlerimin tamamı hediyedir. Burnum pek kokuları ayırt etmez, meraklısı da değilimdir. Yine de bu kitabı okurken kendime şişe şişe parfüm alasım geldi :)
Tek tartışmaya girebileceğim konu şu olabilir: Bu kitap polisiye midir? İçinde katil/suç olan her kitabı polisiye olarak adlandırmak doğru olmasa gerek. Temel bir muamma içermemesi, anlatmak ve aktarmak istediklerinin bambaşka olması gözönüne alındığında, ben, değildir diyorum.


Yorum yaz
mode_edit