menu

Son Posta’nın Müsabakalı Hikâyeleri: 2

Yazan: CinaiRoman
Yayın Tarihi: August 19, 2021 22:35

TÜNELDE BİR YANKESİCİLİK

Bu Hikayenin Kahramanı Rafael Altın Saati Nerede Saklamıştır?

Suallerimizin Cevabını Bulunuz

Eski zabıta Eski zabıta memurlarımız, “Rafael”i  pek iyi tanırlar. Bu ele avuca sığmaz bir yankesiciydi ve  bütün Beyoğlu zabıtası ondan yaka silkerdi.

Vaktile Rafaelin bize bizzat anlattığı bir vak’ayı bugün yazıyoruz.  Rafaelin başından geçen bu yankesicilik vak’ası, tamamile doğrudur ve bu makuleden insanlar elinde, yankesiciliğin ne ince bir meslek haline geldiğini gösterir.

  Vak’ayı Rafaelin ağzından dinleyelim:

 Beyim işler zamandır epey zamandır kesat gidiyordu; parasızlık belimi bükmeye başlamıştı; cepte metelik yok. Her geçtiğim yerde bir av gözlüyordum. 

Bir gün tünelin Galata tarafında duruyor, gelen gidene alıcı gözüyle bakıyordum.

Bilet kişesinin önlerinde, şişman, iri yarı bir adam gördüm. Göğsümün üstünde, yeleğine boydan boya asılmış bir kordon. Şöyle sokağa aytsan yirmi beş, otuz lira eder.

 Kendi kendime,

 Eh… dedim, bizim ekmek çıktı, bu kordon ve saatle ben beş on gün geçinir giderim.

Hemen bir biçimine getirdim, herifi karşı taraftan bir önledim, çaktırmadan elimi göğsüne doğru bir saldım ama… Nafile. Adamın boyu yüksek. Ağaca tırmanır gibi kolları yukarı kaldırmak lazım. Fakat gözüm yılmadı, bir daha…

Tekrar adamı bir göğüsledim, fakat gene bir şey beceremedim.

Artık herkes tünele giriyordu, ben de o adamla beraber vagona daldım.

Tünel kalktıktan sonra bir dakika ya geçti, ya geçmedi, altın saati kordonile beraber cebime indirmiştim; yüreğim ferahlamıştı.

Fakat, biraz geçti, adam elimi yeleğinin cebine attı ve saate bakmak istedi; yerinde bulamayınca bağırdı.

 Eyvah, bizim altın saatle kordon gitmiş, daha demin, vagona girerken cebimde idi…

Herkes şüphe ile birbirine bakmaya başladı.

Ben hiç aldırış etmez görünüyordum.

Vagon kalabalıktı. Bir sürü delikanlı, ihtiyar kadın ve erkek… Ötede iki polisle bir de Paşa vardı. Paşa, birdenbire ayağa kalktı ve ortaya bağırdı:

 Böyle işlerde aramak ayıp değildir. Araba durunca hiç kimse kımıldamasın, üstü aranmayan dışarı çıkmasın.”

Ben o vakit sıfırı tükettim, yakayı kurtarmanın yolu yok. Gittik gürültüye….

Paşa herkesi aramaya başlamıştı, sıra bana da geliyordu.

Kafamı patlatmaya, düşünmeye başladım. Ne yapayım? Araba yürürken hiçbir yere kaçılmaz; araba durduktan sonra da kaçılmaz; herkesin gözü birbirinin üstünde, iki de polis var…

Nihayet bir çare buldum, hem öyle bir çare ki bugün hatırladıkça keyfimden gülerim.

Paşa geldi, yanımdakinin üstünü aradı, nihayet benim üstümü de aradı, saati bulamadı, öte yanımdakine geçti.

Tünel durunca ben arabadan kollarımı sallaya sallaya çıktım ve altın saatle kordon gene, cebimde idi. Bakın  nasıl oldu, size anlatayım…

(Karilerimize, Rafaelin bundan sonra söylediği şeyleri anlatmıyacağız; bunu kendileri bulsunlar. Aşağıdaki iki sualin cevaplarını düşününüz.)

1 Yankesici, üstü arandığı vakit bu saati nereye saklamış olabilir?

2 Paşanın eline geçirmeden saati nasıl alıp gidebilir?

[Üçüncü hikâye yarın]

Kategori: Sınavlar

Yorum yaz
mode_edit