menu

‘Umutsuz’ Kasabanın Sırrı

Yazan: Sevin Okyay
Yayın Tarihi: August 10, 2011 08:04

Lee Child’ın alışılmadık kahramanı Jack Reacher’ı sevenler, serinin yeni romanı “Kaybedecek Bir Şey Yok”u da sevecek.
Lee Child adıyla yazan Jim Grant’in kahramanı Jack Reacher, polisiye tanımını hak eden kitaplarda yer almasına rağmen, daha çok gerilim karakterlerini andırır. Yeriyle, ailesiyle, arkadaşlarıyla da ilişkiler kuracağımız türden bir esrar çözücü değildir. Reacher sert bir adamdır. Yıllar önce askeri polisten ayrıldığından beri iş edinmemiştir; adresi de yoktur, çantası ya da valizi de. Bu durum genellikle şüphe nedeni olur.
Reacher aldırmaz. Fazla konuşmaz zaten, duygularını da belli etmez. 1.96 boyunda, 115 kiloluk bir devdir. Soğuk bakışlı mavi gözleri vardır. Bir de, delici, deşici cinsten bir merakı. İşte bir fincan kahve içilmesine izin verilmeyen kasabaya da zırt pırt dönmesine bu merak sebep olur. Çok kötü şeyler görmüş, işe yaramaz çok insan tanımıştır. Böyle durumlardan şüphelenir. Despair / Umutsuzluk kasabasından az ilerideki Hope / Umut kasabasına geçer. Geri dönüp onu niçin kasabada istemediklerini öğrenmeye kararlıdır. Hope’un polis örgütünden, kendisi de esrarengiz bir hanım olan Vaughan’dan başka desteği yoktur.

Kasaba konuk sevmiyor
Child’ın son Reacher macerası, onun aynı karakterle kaç kitap yazarsa yazsın, her seferinde bambaşka bir muamma yarattığının son kanıtı. Bıkkınlık da vermiyor, bence bu sonuncu kitap Reacher kitaplarının en heyecanlısı, en gözükara ilerleyeni. Girişi onu izleyenleri şaşırtmasın, çünkü pek Reachervari bir giriş değil, ama nasılsa sonradan hikmetini anlayacaksınız.
Colorado’nun bu bölümüne gelen kahramanımızın dikkatini çeken şey ise şu: Hope’a istediğin gibi girip çıkıyorsun, Despair’de ise yabancıları istemiyorlar. İyi de, neden? Gözünü budaktan esirgemeyen, her düşündüğünü söyleyen kahramanımız, onu dışarı atmaya çalışan dört şerif yardımcısına, birazdan içlerinden birinin diğer üçünü hastaneye taşıyacağı ihtarında bulunuyor. Çünkü Reacher’ın tek marifeti iri-yarı olmak değil, kendisi bir askeri polis binbaşısına yakışacak şekilde, gayet de iyi dövüşüyor.
Sonunda, onun gibi serserilik suçlamasıyla kasabadan atılan başkaları da olduğunu öğreniyor, hatta bir tanesi gencecik bir kız. Kayıp kocalar ve sevgililer de söz konusu. Despair bir fabrika kasabası, yani burada fabrikanın sahibi ne derse o oluyor. Gerçi herkesin fabrikada çalışmaya ihtiyacı var ama, yakınlarda iş bulunabilecek başka kasabalar da var. Öte yandan aşırı dindar fabrika sahibi sanki adamlarını, bütün kasaba halkını bir sırla birbirine kenetlemiş gibi.

Irak Savaşı’nın etkileri
İngiliz Jim Grant (doğumu 1954), nam-ı müstearı Lee Child ile tanınıyor. İlk romanı “Killing Floor” ile Anthony Ödülü aldığı bu seriye 1997’de başladı. Hukuk okuyup uzun süre televizyonda çalıştıktan sonra, ‘eğlendirmenin en saf türü’ olduğunu düşündüğü için, yazmaya karar verdi. Ertesi yıl, ABD’ye göç etti. Bütün kitapları Jack Reacher’ın maceraları üzerine kurulu.
Karizmatik kahramanımız bu kitapta da esrar çözme, sonuç çıkarma yeteneklerini kusursuz şekilde çalıştırıyor. Lee Child onun önüne heyecan verici bulmacalar atıyor. Formatı aynı olsa da, olaylar birbirine benzemiyor, şahıslar zaten mütemadiyen değişiyor. Child’ın iyi bir yanı da, ayrıntılara düşkün olması ve bu konuda çok özenli davranması. Bu kitapta Irak Savaşı’nın etkileri de esrarın parçalarından biri. Reacher’ı seviyorsanız eğer, “Kaybedecek Bir Şey Yok”u da seveceksiniz. Tanımıyorsanız, tanışma vakti gelmiştir belki.

Milliyet, 10.05.2011

Kategori: Sevin Okyay Yazıları
Etiketler:
Lee Child
Kaybedecek Bir Şey Yok

Yorum yaz
mode_edit

İLGİLİ KİTAPLAR

Nopic

İLGİLİ YAZARLAR

Nopic